22 Nisan 2009 Çarşamba

the city never sleeps


istanbul!
öyle bir şehir ki, sabahları akmıyor, yollar kalabalık, sıkışıklıktıktan hayat durma noktasına geliyor, insanlar direksiyon başında gazete okuyor ve ben şaşkın gözlerle, bu trafik normal mi diye etrafa bakınırken, ne sandın diyen insanlar benimle, yüzümdeki şaşkın ifadeyle dalgasını geçiyor...

geceyse bambaşka bir alem. koşuşturmacası mı bittiğinden milletin ne, bu sefer de sokaklardaki eğlence durmuyor, hayat akıyor geçiyor, sesler müziklere, müzikler gülüşlere kahkalara karışıyor, ne insanlar ne de bu şehir uyumuyor, burada hayat hiç durmuyor...

e peki izmire dönünce ne mi oluyor, işte o zaman insan etrafına anaokulunun arkasındaki oyun bahçesi gözüyle bakıyor, ormandan yeni çıkıp gelmiş aslan edasıyla...

1 müthiş fikr-i beyanda bulunulmuş:

ayci dedi ki...

bir kac ay istanbul maceramdan sonra (ki ben istanbulu seven veya hayran olan bir insan degilim!) izmir döndügümde, öldügümü ve sükür cennette düstügümü sanmistim.

o sakinlik, o insanlarin güleryüzlülügü, o yardim severlik, o otobüste yer bulmalar...

ve o gün, izmiri birseye degismeyecegimi anladim!
ve istanbul sadece bir i harfiydi benim icin - noktali birsey iste :)