17 Mart 2010 Çarşamba

acımasız gerçek 2

alice hanım duyargalı bir yaratıktır!
Reel anlamdaki duyargaları, halk arasında kahkül ya da perçem diye de adlandırılan, alın kısmındaki kısa kesilmiş saçları, rüzgara karşı koyamayıp havalandıkça duyarga görünümünü almakta gülünç durumlar yaratmaktadır.

Ama asıl büyük kusuru olan duyargalar beynindedir. çölleşen topraklara, boşa yanan ışığa, alışverişte naylon torba yerine bez çanta kullanmaya, geçitlerde yayalara yol vermeye, başı döndüğü için direğe yaslanmış tonton amcalara, aidsle savaşa, adelete ve adeletsizliğe, nükleere, sigaraya, toplumsal şiddete, aşırı avlanmaya, caretta carettalara, ve daha onlarcasına duyarlıdır.

15 Mart 2010 Pazartesi

I am just one person...



...and voting for earth!

"27 Mart 2010 Cumartesi günü 20:30-21:30 saatleri arasında gerçekleştirilecek olan Dünya Saati kampanyası bu sene 100'den fazla ülkede 1 milyar insana ulaşmayı hedefliyor.

Bireylerin, şirketlerin, belediyelerin, devlet kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının bir araya geleceği kampanya kapsamında bu sene Boğaziçi Köprüsünün güvenlik harici aydınlatmaları bir saatliğine kapanacak..."

siz de yapabilirsiniz!

özledim

otellerde kahvaltı etmeyi, beyaz spor ayakkabılarımı,
ve pembe çiçekli sırt çantamla gezmeyi,
bir de budapeşteyi.

12 Mart 2010 Cuma

alice hanımdan acımasız gerçekler

Ağzımda yaşanan zincirleme trafik kazası* ardından , acının ve uyuşturucuların da etkisiyle hakkımdaki acımasız gerçekleri açıklamaya karar verdim. Bu gerçekler, alişah hayranı olduğum, sabah kahvaltılarında işkembe çorbası içtiğim ya da kotlarımın içine yün don giydiğim... şeklinde olabilirdi lakin bunlar külliyen yalan!

işte gerçek 1!:
alice hanım lafı yapıştırır! :)
itina ile bilimum, pc ekranı, laptop klavyesi, kitap kapağı, kitaplık rafı, ranza başlığı vb mekana post-it ile hertürlü gerekli gereksiz, anlamlı anlamsız harf ve rakam öbekleri yapıştırılır.
Viva post-it :)

*6 aylık tedavi başlangıcı olarak
bir yirmilik, bir kist, bir kanal, 2 de dolgu tazeleme operasyonu
hem de aynı günde!?!

4 Mart 2010 Perşembe

why NOT UniCredit

*Masada karşınızda oturana elinizdeki kartı atmanız, eğer poker oynuyorsanız ve kazanan sizseniz çok cool olabilir; ancak o kart kartvizitinizse ayıptır, çirkindir.
*"Çok çalışıyoruz, gerekirse eve gitmeyiz, aynı kirli gömlekle bir sonraki gün çalışmaya devam ederiz" demek, övünülecek değil utanılacak birşeydir.
*Sudan ucuza çalıştıracağınız bir iş için, "kaldığın yer çok uzak, buraya avrupa yakasına taşın" demek yok artık devenin bale pabucudur.
*"xyz ile görüşeceğim randevum var" dediğimde, girişteki güvenlik "evet buyrun 5. kat" diyor, ofisteki danışma, "yanlış geldiniz burada öyle biri yok" diyorsa, bu ne lahana turşusudur.
*Gecenin 10buçuğunda aramak suretiyle illaha görüşmeye çağırıp, ne zaman uygunsunuz bile demeden saat verip, sonra da o saatte orada olduğunuzda "5 dk sonra işimiz var hemen bi cv'ni anlat" demek...

işte bütün bunlar ve daha fazlası, "neden UniCredit değil"dir. her zaman dediğim gibi: önce insan.

2 Mart 2010 Salı

don't you know that rome wasn't built in a day

Dersleri bitirip işe başlayacağım anı iple çektiğim şu günlerde, aldığım bir telefon bütün hayallerimi yerle bir etti. Tabii ki biliyordum kolay olmayacağını ama bu kadar zor olacağını da tahmin etmemiştim. Şimdi gelecek güzel günlerin hayaliyle acıya katlanmak ile, heran ölebileceğin gerçeğiyle hayatın tadına vararak yaşamak arasındayım.