30 Nisan 2009 Perşembe

lord of war

durup kendinize soruyor musuz hiç, bu sosyal saman altı laf yürütme dünyasında, insanlar çıkarları için birbirlerini satarken, sırf kendi parmaklarını yalayabilmek için hertürlü balı tutarken, yeterince güçlü bağlarınız, yarattığınız bağımlılıklarınız var mı gün geldiğinde kimsenin sizi alaşağı edemeyeceği? 

28 Nisan 2009 Salı

off-topic

biraz çengelköy salatalık, 
üstüne kırmızı bir elma,  
ee ağzımda karpuz tadı kaldı şimdi. 
süper oldu :)

24 Nisan 2009 Cuma

davul zurna ve sivrisinek saz modeli

...

22 Nisan 2009 Çarşamba

the city never sleeps


istanbul!
öyle bir şehir ki, sabahları akmıyor, yollar kalabalık, sıkışıklıktıktan hayat durma noktasına geliyor, insanlar direksiyon başında gazete okuyor ve ben şaşkın gözlerle, bu trafik normal mi diye etrafa bakınırken, ne sandın diyen insanlar benimle, yüzümdeki şaşkın ifadeyle dalgasını geçiyor...

geceyse bambaşka bir alem. koşuşturmacası mı bittiğinden milletin ne, bu sefer de sokaklardaki eğlence durmuyor, hayat akıyor geçiyor, sesler müziklere, müzikler gülüşlere kahkalara karışıyor, ne insanlar ne de bu şehir uyumuyor, burada hayat hiç durmuyor...

e peki izmire dönünce ne mi oluyor, işte o zaman insan etrafına anaokulunun arkasındaki oyun bahçesi gözüyle bakıyor, ormandan yeni çıkıp gelmiş aslan edasıyla...

14 Nisan 2009 Salı

on ride or dead

 
fast and furious 4

new model, original parts

ohh, gittim gördüm sonunda, bırakın bi kaç daha giderim, o derece.
allaam benim subaru'm olsun hatta assembly line'dan doğma modifiyeli olsun, spoilerı olsun, elektronik yakıt injeksiyonları bi de yanında vinlyleri olsun, içinde çelik barları, çıkabilen direksiyon simidi, double güvenlik kemeri olsun, sonrada benim de bele gang'im olsun, tozunu dumanına karıştıralım sokakların. 
bu arada fragmanlarda gördüğüm diğer bütün filmler de gaayet müthişdi; hepiniz üçkağıtçısınız, hani 2009 dünya tarihi açısından kayıp yıldı, hani ekonomik sistem çökecekti, hani nakit akışı duracaktı, kaç basamaklı bütçeli bu filmler sorarım!?

9 Nisan 2009 Perşembe

ben bilirim

sen ne dersen de; ben bilirim.
okurum her yazdığını ama yorum yazamam, çünkü sen çoktan söylemişsindir... kendi kendine olduğunu düşünürken, aslında hiç farketmesen de, benim de içimden geçenlerin sesi olduğun için, sıradaki altın mantar senindir!
kimse seni durdurmasın ledorita, madem öyle yaz birazbiraz ...

8 Nisan 2009 Çarşamba

kapak

hani policy sınavından 100 alan biri var ya... 
işte o benim!
artık aranızda anlaşın, kardeş kardeş paylaşın. 
niheh :]

benim tayfa

heheyt! şunlardaki endâma bak bea!
vazgeçemem olm sizden seviorum sizi :)
***
sol baştan say!:
yar farfara farfara, boğaza da düştü gargara oral-b,
hassasım bugünlerde gelme üstüme sensodyne,
biz ikimiz biraradayız sen çek git bebeğim colgate,
iki arada bir derede bi ben gerçek diğerleri çok fos satinfloss
ve kıllı kafa hayatım ekşin cross-action
:)))
gece gece kendi objektifime sırıtmayayım dedim, gözalıcı parlak gülüşümü(aman da pek bi mütevazi alicecikmiş bu sevsinler :P ) temsilen inci küpelerimi koydum ortaya, tanımlanamayan nesne de odur :)

7 Nisan 2009 Salı

alice hanım değil de uyuyan güzel olsam

hem güzel olsam hem uyusam,hayati'ye sarılsam beni hiç terketmeyeceğini bilmenin huzuruyla, arkamı yastıklarıma dayasam.
sonra yavaşca yana doğru kıvrılsam, çeksem dizlerimi göğsüme, yorganı yüzüme...
yorganım ev gibi koksa, ya da sevdiğim başka bir yer, zaman, insan gibi; tatil gibi, özlem gibi, tertemiz ben gibi.
güzel güzel uyusam, rüyasız deliksiz...
kuşlar öte öte uyandırsa gün yeni doğduğunda ve o uyku ile uyanıklık arası delilik hiç yaşanmasa, hayat sadece birden bire içine alsa beni ; gerçek ve rüyasız... 

2 Nisan 2009 Perşembe

nisanda doğmuş bir insan - kendi bakış açısından

bahar gelmiş, ağaçlar ilk çiçeklerini vermiş
kime ne?
gün batıyor yine işte,
kendi kedine, 
sesizce
ya da
bana bana sinsice
***

1 Nisan 2009 Çarşamba

real life always has a twist

geçiyordum, 
curcunaya baktım, durdum, 
hiç bir zaman acelem yoktu hayata, 
önemli olan yolun sonuna ulaşmak değil, 
yolu kendisiydi ne de olsa,
 onun için ya, metro hattının yanıbaşında, bisiklet yolunda geçiyor bazı hayatlar.
insanlar vardı, derme çatma tezgahlarda, birer birer yüklenmişler omuzlarına anılarını, hatıralarını ve geçmişlerini, doldurmuşlar bir sandığa şimdi satıyorlar yok pahasına.. 
bu da diğer hepsi gibi, satılık çocukluk anılarından sadece biri. 

gerek yok ne düşünüp kendini heder etmeye, ne de iyi geceler'den sonra tatlı rüyalar demeye, 
çünkü rüyalar rüyadır, 
bana sabah uyanacağım gerçek bir gün lazım, 
gerisi mi? 
ben almiyim, üstü sizde kalsın.