22 Eylül 2009 Salı

haydi gençler sandık başına

efenim bugüne kadar hep ben söyledim, yapıp edip düşünüp haber ettim, şimdi sıra siz sevgili gençlerde. blogumu ziyaret ediniz ve "what's next" için sesinizi belli ediniz.

işin özü şu ki, bu yaşıma geldim hâlâ biri kalkıp da "5 yıllık kalkınma planın ne yavrum", "kendini bunan vıdı vıdı yıl sonra nerede görüyorsun" dese verecek kesin bir cevabım yok !

gelin geleceği birlikte şekillendirelim! yarınlar sizin elinizde.

yok yok abartmadım, tamam dünyayı değil, alice'i kurtarıyoruz ama ne demişler, bir genç değişir, dünya değişir :))

17 Eylül 2009 Perşembe

gs-eowyn

kaç gündür elim gidip geliyor, aklıma geldikçe, kısacası başımın üstündeki hayali cırcır böceklerim kuyruklarının sallayıp "eureka!" modunda ampül gibi yandıkça, dur, daha iyi birşeyler yazarsın diyorum.
sonra anladım ki bazen alice hanım(1) yazması iyidir reader'da.
Alice says:
ya 99 tane y
azı oldu
bissürü şey yazasım geldi kaç gündür yazmadım
100. yazı olacak ya o bakımdan
sine says:

zel bişe üzerine konuşabilirsin mesela
hayatını etkileyen bişe üzerine
100 olduğuna değecek bi yazı olmasını istiyosan
Alice says:
hmm evet
sin
e says:
mesela bi kitap bi film bi insan bi karar bi ortam
illa ki 100 olması üzerine olmasın, o en sona "p.s." yapacağın bi detay olsun


herşey için teşekkürler küçük prens+es,

p.s. geowyns

12 Eylül 2009 Cumartesi

yağdır mevlam

işallah biran önce istanbulda yağması gereken sağnaklar yağar da muhtelif yerleri sel götürmeye başlar. diğer türlü hırsımdan patlarım çünkü; yani şu an hava gaaayet açık, 23 derece böyle bahar tadında azıcık bulutlu.. hani bir damla düştüğü de yok, ayrıca 2 haftalık maraton bitip finalleri de dün vermişken ve de temiz çamaşırlarımı tekrar yıkamaktan başka yapacak hiç-bir-şey yokken sinirden patlayabilirm o derece.
evet sayın sel seni bekliyorum... geldin geldin, gelmedin o uyarı yapan yetkililerin 7^10 sülalesi.... anladın sen onu.
saygılar.

11 Eylül 2009 Cuma

HIV pozitif

"sözde" aidsle mücadele örgütü tarafından hazırlanmış kampanyaya pes diyorum.
üniversitede bölüm arkadaşlarımla dünya bankası'na proje yarışmasında sunmak için "creating aids awereness" konusunu seçmiştik. fikir basit korunalım, hayat kurtaralım, bilmeyenlere anlatalım'dı. ama bu afişin bana anlattığı tek şey iticiliktir, aşağılamadır.

bugün nasıl ki sele kapılmış, depremde göçük altından çıkarılmış insanları rencide etmiyor, aksine onlara saygı ve şefkat duyuyorsak, aidsli insanlara da öyle yaklaşmalıyız. sonuçta kimse HIV virüsünün üstüne atlayıp, "gel gir kanıma da yavaş yavaş öldür beni" demedi.

buna çok sinirleniyorum çünkü annemin ayağındaki kırık için acilde alçı beklerken 70lerinde bir amca da sedyede bekletiliyordu ve koluna kalın kırmızı bir bant yapıştırılmıştı: "HIV pozitif"
ve o amca kalçası kırık olarak orada bekletiliyordu çünkü köydeki evinde düşmüş, ilçe hastanesine götürülmüş ama acilden geri çevirilmişti. "HIV pozitif" olduğu için.

dur dememiz gereken aids felaketine kapılmış gün be gün tükenen insanlar değil, bu virüsün yayılmasına sebep olan cehalettir. ve ne yazık ki cehalet her zaman mutluluk değil bazen de ölüm getirir.

10 Eylül 2009 Perşembe

çekilen çile kutsaldır...


hem kutu kutu cadburry'ler, kavanoz kavanoz nutella'lar yenilecek, hem de mini miniler giyilip özgürce gezilecekse... şu an hiçbir eklemimin tutmuyor olmasına bile değer :]

9 Eylül 2009 Çarşamba

i am the princess of this kingdom

ve tuvaletlerin müzikli olmasını istiyorum...
olamaz mı? olabilir :)

2 Eylül 2009 Çarşamba

past sense