28 Şubat 2010 Pazar

olfactory pleasurist

bugüne kadar sadece IQ ve EQ versiyonlarını bildiğimiz "Q"lara şimdi bir yenisi de magnum tarafından eklendi:
karşınızda PQ! (nam-ı diğer pleasure quotient :)

aslında bir dondurmadan ya da çikolatadan çok daha fazlası olan magnum, bunu "world's pleasure authority" sloganıyla pek güzel anlatmakla kalmamış, bir de işin bilimine el atmış.
testi şuradan yapabilir, PQ'nuzu ölçebilir ne kadar zevkinize düşkünsünüz görebilirsiniz. beni benden iyi tanıması resmen ağzımı açık bıraktı. 162 skorlu bir koku delisi çıktım: surprize, surprize!

galiba bu sonuç artık neden kokular konusunda bu kadar hassas olduğumu, yemekleri neden ağzımdan önce burnuma götürdüğümü, mekanları ve zamanları nasıl kokularına göre katagorize ettiğimi ve rafımda neden 9 tane parfüm şişesi durduğunu rahatça açıklar :))

ben de kendimi cleopatra sanardım bir zamanlar

Herkes aslında kendi bulunduğundan farklı bir çağda yaşamayı dilemiştir bugüne kadar hayatlarında heralde, hiç değilse bir kez. Ortaçağda aşklar, "ortaçağ aşkı" olduğu için; o büyük resmin içinde bir bütün olarak bu derece kıymetli, pahabiçilmez ve büyüktü. Belki de evrimleşmeye devam eden insan ırkının hormon seviyeleri de artık yüzyıllık değişimlere yenik düştü. Günümüzde aşk, likitidesi artmış, insanlararası borsalarda kolay bozdurulabilen bir değer artık. Hâlâ bir değer belki ama yapısı şekli şemali değişmiş, artık "günümüz aşkı" olmuştur.

*this post is a respond

soundtracks

James Horner, Hans Zimmer bunlar hep efsanevi adamlardır. Hafızalarda yer etmiş filmlerde en az castlar, yönetmenler ve senaristler kadar etkileri vardır. Müzik günün bir anını, filmin bir sahnesini, ya da insanın herhangi bir hissini daha da mânâlı kılar çoğu zaman. Kelimelerin ve görüntülerin yetmediği yerde sesler yetişir imdada... onun içindir ki bir Gladiator'ün "honour him"i, "now we are free"si ya da Bravehearth'ın "for the love of princess"ı bu kadar işler içimize...

21 Şubat 2010 Pazar

run to save

19 Şubat 2010 Cuma

ugly people makes world better

bu insanlar ne çok çekici, ne seksi ne de başka birşey. bu insanlar sadece duracell pilli sevimli ayılar, reklamdakilerden tek farkı enerjilerini müziğe yüklemiş olmaları ve bunu 7 cihana yaymaları. sabah sabah ritim tutmaya hevesliler için gelsin :
estelle ile guetta : one love
black eyed peas: i gotta feeling
*sansür madurları için day, nite

21 Ocak 2010 Perşembe

happy music for a sad world*


bu blog gayri ciddi kişiliğimin mutlu ve sevindirik bir yansımasıdır, ciddi kişiliğimin peşindekiler beni ofis ya da sınıf ortamında ziyaret edebilir, bilmediğim bir 532li numaradan arayıp esra hanımla görüşecektik diyebilir :))
hani gerekirse diye söylüyorum ve kestaneleri çok seviyorum.
yaşasın kış ! :)

4 Ocak 2010 Pazartesi

sihir



2 Ocak 2010 Cumartesi

Eywa ngahu 2009, kaltxì 2010 :) *

2010'a Pandora gezegenin akılalmaz güzellikteki dünyasının içinde başlamak, yapılacak en iyi şeylerden biriydi muhtemelen. izlemeyenlere spoiler olabileceği için zor da olsa kendime hakim oluyor ve çok fazla yazmıyorum. ama avatar kesinlikle görülmesi gereken bir film... elinize yağan Eywa spirit'lerin keyfini çıkarın.

home tree güzelliğinde olsun yeni yılımız.

sevgiler
ailenizin alice'i :)

18 Aralık 2009 Cuma

city's

geowyns hanımcım mimlemiş, bize de (bana ve bana) yazmak için vesile oldu. top 5 şehir listesi ister kendi benden.

Wien
hâlâ google'da adresim linzerstrasse-hütteldorf kayıtlıdır, ne zaman maps'i açsam europahaus çıkar karşıma ilk. binaları, bahçeleri, pazarları, maria hilferi, yüksek tavanları, eski ahşap zeminli tango salonları, partileri, Ubahnları, prater'i, nashmarkt'i, çiçekleri, spar ve hofer'ları, coffee hausları ve daha birçoğuyla sevgili şehrimdir viyana, alice hanımın doğduğu yerdir nitekim. sevelim sevdirelim :)


Smyrna
nam-ı diğer izmir.
13 haziran'da neşeküpünde kendisine yazdığım veda kısmını aynen aktarıyorum.
"deniz kokan yârimdin, güneşi kocaman turuncu doğan... baharlarda hep mahvettin beni, ilk baharda alerjilerimi azdırdın, beni ilaçlara muhtaç bıraktın yaşamak için. son baharlarda iliklerime kadar ıslattın, ama seni izmir yapan da buydu ya hem güzel hem hırçın'dın. trafiğinle çok yordun beni ve o gelmeyen eski dökük 169larınla, bozuk kaldırımlarınla ve bir zamanlar körfez kokularınla... ama martıların vardı senin, sabah 7.20 vapurların, kendimi başka başka diyarlarda hissettiren yalnız yürüdüğüm sahillerin... gevrek dediğin simitlerin, kaynana sopası dediğin gevreklerin vardı, bir de atıp duran asfalyaların... ama hep yeşildin, hep iyot koktun, viyanada bile burnumda tüttü o kokun, gülen sıcak yüzün."

Istanbul
şimdi artık istanbul var hayatımda, hep büyük, zor ve korktuğum şehir olmuştu, ama gel gör ki şimdi her hafta işler bitse de bi görsem istanbulu diye can atıyorum.gündüz kendisiyle henüz pek haşır neşir olamamış olmakla birlikte o hiç uyumayan sokaklarına hastayım istanbulun, sabah saat 5de ağzına kadar dolu olan bambi'sine, amerikan filmlerinden fırlamış corporate 4.levent'ine, aralara serpiştirilmiş irili ufaklı eski binasına, yalılarına, en çok da dolmabahçe sarayının kapılarına... özlediğim o "kar"lı günleri görmeyi bekliyorum.

NewYork
şimdi amerikadan LA değil de NY yazmış olmam bilenleri şaşırtacak ama mesele basit: "bir kaşık suda değil, okyanusta..."

5ler
budapeşte, venedik, barcelona, tel aviv, florida

ben dee anonim olarak beni okuyan suugle'cıları mimliyorum ve yorum kısmına linklerini bekliyorum :]

12 Aralık 2009 Cumartesi

gökkuşağına uyanmak

insan her zaman yatmadan önce 4 farklı zamana kurduğu çalar saatine, içtiği bardak bardak sulardan sıkıştığı için tuvalete ya da gördüğü rüyadan nefes nefese uyanmayabilir.

mesela kalkar kendiliğinde, gider pencerenin kenarına açar perdeyi ve bakakalır...yerler ıslak, hava bulutlu ama güneş inadına bi yolunu bulmuş oradadır.

işte insan bazen de gökkuşağına uyanır...

7 Aralık 2009 Pazartesi

aşka gelmek

kış günü bahar çiçekleri açtım desem? :)

19 Kasım 2009 Perşembe

bir şarkımızı müslüm baba söylese

erkan oğur çalarken last.fm'den biosunu görünce bi an durdum, dedim bu saçlar boşuna mı beyazladı sanırsın ey öğrenci, fizik okudu, kimya okudu bu gözler... ama döndü geldi fizik nobeli alarak değil gönül tellerimize dokunarak, perdesiz gitarıyla efsane oldu bu insan. dünya onunla daha anlamlı, o müziğiyle daha bütün oldu belki de.

benim o günüm ne zaman gelir ki? yazılım, finans, fen, matematik boş diyip parmaklarımı klavyeden azat etmem? acaba ne olmak için doğdum ben? nasıl daha anlamlı bir bütün olacak dünya...

edit: 2.3.10

4 Kasım 2009 Çarşamba

madonna olacakmış!


kilo al da gel bebeem,
rüzgar çıksa kırılacaksın
...









*this post is a response to bad news by geowyns

28 Ekim 2009 Çarşamba

cheating!

volvo c30 gözde bebeğim olmakla birlikte internette rastladığım renault megane reklamı birşeyi farkettirdi. artık yeni otomobiller, daha küçük ya da daha geniş farketmez, hepsi 3 kapılı... mercedesin lansmanını ekşide reklam vererek de yaptığı e class coupe'da bu gruba dahil... giderek ailesizleşen toplumun bir yansıması olabilir mi bütün bunlar acaba?

26 Ekim 2009 Pazartesi

sağlam temeller üzerinde yükselir gökdelenler

...ve ilişkiler: çıkarlar arttıkça temelleri güçlenir, boyları yükselir...

13 Ekim 2009 Salı

Mis en bouteille...

işte bunu seviyorum!

10 Ekim 2009 Cumartesi

aylarca mektup beklerdik, gerçi ben hâlâ bekliyorum...

google, wave'in developer preview'ini duyuralı çok oldu lakin ben yeni tanıştım. bir buçuk saatlik sunumlarının ilk 40 dksını izlemek bile bana yetti. henüz görmediyseniz izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum."future will wave" izlemeden ne olduğunu pek anlamamış olmakla birlikte izledikten sonra çantama girip çıkacak kadar küçülmüş bilgisayarıma baktım ve düşündüm, kablolardan akan elektrik, anlamadığım birşeyler yapıyor ve mucizeler yaratıyor, nasıl oldu da tüm bu sıfırlar ve birlerle bugüne geldik, yani bu kadar basit iki elementi yapı taşı olarak kullanıp nasıl wave'li günlere geldik...

ilk okulda mektup arkadaşı bulmak için küçük kağıt formlardaki kutucuklara adımızı taşırmadan büyük harflerle doldurmaya çalışır, her arkadaş için 1 dolar koyar verirdik o formları öğretmenimize, o bizim yerimize postalardı. o zaman hayal edebiliyor muyduk, gün gelecek sadece süpermario ya da pacman oynadığımız comodorlar defter boyutuna inecek de biz o mektupları oradan atacağız, cevabın gelmesini beklerken bırak ayları dakika bile geçmeyecek ?

nobel peace prize


obama'nın ödül için, "I will accept this award as a call to action" demesi, aslında ne kadar çok şey anlatıyor düşününce.

9 Ekim 2009 Cuma

perfectionism kills me!

teknolojinin geldiği noktayı görmek harika. jargonlar, özellikle de ingilizceyse en büyük sorundu benim için, ders çalışırken, gazete okurken, rapor incelerken vs.
şimdi finans haberleri sorun olmaktan çıktı.

bkz : newyork times- dealbook

anlamadığınız kelimeyi highlight edin ve gerisini siz görün.

copy-paste-google era is over!

5 Ekim 2009 Pazartesi

en sevdiğim iletişim biçimi

22 Eylül 2009 Salı

haydi gençler sandık başına

efenim bugüne kadar hep ben söyledim, yapıp edip düşünüp haber ettim, şimdi sıra siz sevgili gençlerde. blogumu ziyaret ediniz ve "what's next" için sesinizi belli ediniz.

işin özü şu ki, bu yaşıma geldim hâlâ biri kalkıp da "5 yıllık kalkınma planın ne yavrum", "kendini bunan vıdı vıdı yıl sonra nerede görüyorsun" dese verecek kesin bir cevabım yok !

gelin geleceği birlikte şekillendirelim! yarınlar sizin elinizde.

yok yok abartmadım, tamam dünyayı değil, alice'i kurtarıyoruz ama ne demişler, bir genç değişir, dünya değişir :))