30 Mayıs 2009 Cumartesi

I keep on backing losers

ama onlara kızmamak lazım, 
bazıları loser doğmuş ,
 bazıları da bir yolunu bulup loser olmuş...


27 Mayıs 2009 Çarşamba

yastığımın altında süt dişlerim, seni beklerim düş perisi

...

23 Mayıs 2009 Cumartesi

gente que si

bazen uzlaşmak, bazen zıtlaşmak. tutmak, tutunmak, ya da sadece bırakmak... dinlemek; gözlerini kapatıp tüm varlığınla, ya da gözlerinin ucuyla baktığın adımlarda tıkırtılarla... yazmak: her biri benzersiz apayrı hikayeler, bazen bakışlarla, bazen tutuşlarla, bazen de susuşlarla... anlatmak: kelimelerin öksüz kaldığı zamanlarda konuşarak, ama en çok da o anlarda susarak...

cosmopolitans


yok yok dergi ismi değil bu. benim bu, ya da bendim.
yani ben demedim, wikipedia dedi :)
"Some people manage to adapt the aspects of the host culture they see as positive, while keeping some of their own and creating their unique blend. They have no major problems returning home or relocating elsewhere. Approx. 30% of expatriates are these so-called Cosmopolitans."

yedigün

ama ben mezun olacak yaşta değilim ki sevgili geowyns'im, 
daha benim yeterince topuklu ayakkabım bile yok...
~*!*~
*sinem bana mezuniyet yazısı yazmış, beni benden almış

20 Mayıs 2009 Çarşamba

twitter me baby

nerdeeen nereye diyesim geliyor sevgili alice hanım'cılar :) 
daha bu senenin başıydı, msn üzeri edebi mesajlaşmalar yapardık, ne muhabbetler dönerdi de "e sen bunları yazsana" derdiniz. (dikkatinizi çekerim o zamanlar msn filan kullanıyormuşum gtalk'a terfi edememişim henüz, gençlik işte :)
gel vakit git vakit, ben de gaza geldim tabi bir gün ve açtım bi "bilok". uzuunca bi süre dots filan kullandım, bilenler bilir isyan ettirenen kadar :) sonra o noktalar beni de pek bi sıktı ve bu renklere bürüdüm alice hanım'ı.
elini verip kolunu kaptırma hesabı oldu benimkisi, bi daha da vazgeçemedim bu dijital ortam sevimli böceği halimden vee... bu sefer de twitter alemlerine girdim! amaan bundan bize ne derseniz, yorum bırakabilirsiniz, nitekim yoktum buralarda özledim hepinizi :)

the girl who touches the sky

tam olarak nasıl oldu hatırlamıyorum ama, bu haftasonu baytar kardeşimle, izmir kazan biz kepçe dolaşırken, muhtemelen de tam da vapurda sefa sürerken, vahiy oldu bana bu his. elimi uzatsam o ulaşılamaz gökyüzüne değebilirmişim gibi geldi. uzattım elimi, kimine göre boşluğa bana göre gökyüzü'ne: ve değdim! elime biraz mavi renk bulaştı, biraz da parlak beyaz, çok sevdim bunu ama kimselere belli etmedim. ne gerek var sonra onlar da gökyüzüne dokunmaya kalkarlar, renklerini karıştırır olmadık yerleri maviyle beyaza boyarlar... 

13 Mayıs 2009 Çarşamba

yalan dolan

geo dergisinin hangi aydan kalma olduğunu bilmediğim, diş sağlığı merkezinin bekleme salonundaki sayısında (höh ne açıklama ama:) okuduğuma göre, biz insanoğlunun her 8 dk'da bir söylemekten çekinmediği yalanlar zekayı geliştiriyormuş! entrikayı kuran da, onu çözmek için kafa yoran da beyninin kıvrımlarına kıvrım katıyormuş. kesinlikle katılıyorum, bir yalanı yaratmak , onu kurgulamak, onun sonuçlarını örtpas etmek için yeni yalanlar yaratmak gerçekten de fazlaca mesai gerektiren şeyler, ciddi tecrübe ve profesyonellik istiyor. sırf bu yüzden ben bu kadar fazla doğru söylüyorum, çünkü kolayıma geliyor, ha bu arada zekâm nasıl mı gelişiyor, tabii ki diğerlerinin yalanlarının üstünde csi'cılık oynarken... 
ne demişler aptal dostların olacağına, zekisinden bi tane düşmanın olsun ;) 

11 Mayıs 2009 Pazartesi

ben YAY!dım, peki sen?


çünkü 
bu 
altı 
kaynayan 
suyun 
içindeki 
kurbağalara 
birinin 
gidişatın 
pek de 
iç açıcı 
olmadığını 
hatırlatması 
gerekiyordu.

bugünleri unutma!

çünkü gün gelecek herşey eskiyecek, hafızalardan inci taneleri birer birer dökülecek, gözlerin önünden suretler silinecek. artık baharın esen rüzgarları burnuna o manîdar kokuları getirmeyecek.

gün gelecek hepsi geçecek. gün gelecek herşey bitecek. gün gelcek en büyük acılara gülünüp geçilecek, gün gelecek gülüp eğlendiğin şeyler acı verecek, özletecek, hüzünlendirecek. 

bugünleri unutma, çünkü  sen çok değerlisin.
bugünleri unutma, çünkü çok sevilmektesin.
ve bugünleri unutma çünkü hayattasın, sevdiklerinlesin ve hâlâ "sen"sin...


6 Mayıs 2009 Çarşamba

grieving lady

...elindeki ters hayat meşalesi ölümü, başını dayadığı çiçek haresiyse ölümden sonra yaşamı simgeliyor.
meşale kocasının ölümü üzerine, çiçek haresiyse ölümden sonra kadın kocasını beklerken başı yorulmasın diye...
western cemetary, highgate, london
her yurda girişimde bakarım resepsiyona bana birşey var mı diye. kimse birşey gönderdiğinden değil de hep bakarım işte, beklerim birileri beni hatırlasa da, bana iki satır birşey gönderse diye... hep farklı isimler yazar zarfların üstünde. çevreci olduğum için fatura bile gelmez bana hepsi e-postamda..
bugün yine baktım, beklediğimden değil ama alışkanlık olduğundan belki de, gördüm, bir daha baktım.. evet evet benim ismim o zarfın üstündeki, bana gelmiş, biri beni geçirip gönlünden iki kelâm etmiş yazmış göndermiş...

yüreğine sağlık my cosy friend...

bahar geldi alice hanım'a!

dışarıdaki diş titreten soğuklara inat,
benim içim pek bir rahat,
bahar geldi gönlüme az önce yapılan soundcheck ile birlikte,
mezun oluyorum ve bir çağa veda ediyorum ben bugünlerde,
girdim o dönüşü olmayan yola,
bilmeden nereye gittiğini ve görmeden sonundaki sevecen ahaliyi.

resmî olarak bahar şenlikleri başlamıştır gönlümüzünün, blogumuzun ve de okulumuzun... o zaman ey genç sen ne durursun olduğun yerde, baharın cıvıltıları heryerde gel hadi sen de eğlen çoş benimle birlikte! :)

banner nassı olmuş ama::)

birarada

en çok güneşin ilk doğduğu anları seviyordu. 
çünkü bir tek o zaman üstüne gelen şeye, ki bunlar güneşin ilk ışıklarıydı, gözünü kırpmadan dimdik bakabiliyordu.
hava henüz ne çok sıcak ne de gürültülere boğulmuş değildi, sakindi. düşündü neden ben 2 taneyim de diğerleri tek diye, önceleri üzüldü herkes özel bir ben mi benzersiz değilim diye. sonra sonra farketti asıl özel olanın kendisi olduğunu diğer herkes alakasızca biraradayken, benzemez, ortak yönlerini bilmezken, o hiç bir zaman yanlız olmadığını farketti, hep onunla beraberdi.
sonraları anlayacaklardı bu alakasız birlikteliğin köklerinin nereden geldiğini ve hayatlarının aslında nasılda birden değiştiğini...

1 Mayıs 2009 Cuma

all else is hollow

alice hanım bilim olimpiyatları sorusu:
her 5ml'de (1 ölçek) 700mg ektresi varsa,  1 şişede ne kadar ne vardır?