28 Kasım 2008 Cuma

" "

-istanbul'a ne zaman geliyosun?
-kısmet ne zamanaysa...
- ne zaman kısmet olucak?
-bırak istanbulu şuradan alsancağa kadar bile gidemiyorum, bırak alsancağı sahile kadar bile inemiyorum denizi unuttum ben burda..

hakkaten ya denizi bile unuttum değil mi...

26 Kasım 2008 Çarşamba

bazen

bazen.
bazen.
bazen o kadar sinirleniyorum ki yazmamak için bile zor tutuyorum kendimi, yani olası konuşmam kadar ağır bi dille yazıyorum çünkü.
 -keskin sirke küpüne zarar.
 -eyvallah.
durum şu 
üniversitemin b*ku çıktı
neydik ne olduk ya
kuş yuvasında butik universiteden, tek binada 7000kişilik dev kadro konumuna geçtik. iyi mi oldu? hayır hem de hiç! o fazladan gelen bilmem kaçyüz öğrencinin bana bi faydası var mı? hiiiiç zannetmiyorum. onun yerine ne yaptılar? 
benim okulumun dans salonlarını alıp derslik yaptılar, ben şimdi naylon zemin üstünde penceresinde camı olmayan bir klubede dans ediyorum okula 15dk mesafede...
benim yurdumun etüt odalarını alıp stüdyo yaptılar ben şimdi sessiz bir ortama hasret ders çalışamıyorum, dikkatimi toplayamıyorum.
benim etüt odalarımı aldılar, okulumu akşam saat 11'de kapattılar kısaca bana b*k işin mi var çalışma sen, gelişme dediler...
kütüphaneme büyük masalar koydular, gitti o sükut, yerini iyi çizmekten başka hiçbir vasfı olmayan so called "designer"ların gürültüsü aldı.
bazen o çok sevdiğim "farklılıklar"a tahammül edemediğimi farkediyorum ve üzülüyorum...
ve sessizliği özlüyorum huzur içinde kitap okuyabileceğim; bi de tenhalığı özlüyorum etrafımda hemen yanıbaşımda birsürü alakasız insan olmadan rahatça ve sakince bi çay içebildiğim... 
bazen.
içimde daha fazla tutmuyorum, yazıyorum ve rahatlıyorum.. oh be:)

22 Kasım 2008 Cumartesi

ekmeküstü davet

alıştığımı düşünmüştüm, atlattım artık gibime gelmişti...
ama şuan herbirparçamı tek tek özlerken hiç de alışamadığımı farkediyorum.
özlüyorum; yatağımı, odamı, çiçeklerimi, ada'mı, nehirlerimi özlüyorum, koştuğum taşlı yollarımı, ubahnlarımı özlüyorum, yemeklerimi ve mutfağımı ama en çok da arkadaşlarımı... bugün yemeğe layık bir ekmek  bile bulamadığımda üstüne bir de apollogasse yazan davetiyeye baktığımda, evet dedim maalesef alışamamışım.

20 Kasım 2008 Perşembe

aşkın metafiziği


gerçekten seviyorum ben bu finans derslerini, VOB'dan konuşmacımız vardı bugün gayet heyecanla dinlemekte bir yandan da blackberrylerden dolar- borsa durumlarını takip etmekteydik.. gelen bir sms ortamın harikalığına uymayan bir şekilde "ödemeli kargon var napalım" şeklindeydi. hangi densizdi bu ve nasıl cüret ederdi çok sevgili finans dersimi bölmeyi. neyse kısaca geliyorum yazdım aldım cüzdanımı ve çıktım sınıftan.. gayet gergin ve tedirgin ilerledim kapıya; neyin nesiydi şimdi bu. aldım kargoyu içten içe kızdım gönderene üstelik tanımıyordum da.. iade edecektim ki "aç bi bak bakalım" dediler. açtım.. başka bir zarf çıktı... onu da açtım.
ve baktım, baktım, baktım öylece bakakaldım...
hiç beklemezdim, aklıma gelebilecek en son şeydi heralde, çok sevindim, delice mutlu oldum, kendimi Alice olarak buldum tekrar en koyu esra'lık gerçekliğinin tam ortasında, ve tekrar mutlu oldum bu kadar sevildiğimi anladığıma...

18 Kasım 2008 Salı

gibi'ler

depremler aşk gibidir,
hiç beklemediğin bi anda hazırlıksız yakalar seni
tam unutmaya başlamışken hatırlatır kendini.

gelen sarsıntıyı teşhis edemezsin, devamı gelecek mi bilemezsin,
belki de gelmiş geçmiştir sen farkına varmadan, sadece bir artcıyı hissedersin.

başladığı anda anlayamazsın,
sürerken tarifsiz bir heyecan yaşarsın ve hiç bitmeyecek gibi gelir,
geçtiğinde bir şaşkınlığa düşersin stres kaplar heryanını.
ağlamak,hemen telefona sarılıp anneni aramak
ve de olduğun yerden kaçıp gitmek istersin.
daha az rahattır artık uykular ve daha renksizdir rüyalar.

15 Kasım 2008 Cumartesi

bu akşam masamda:

kavun - buz gibi bi kaç dilim..
taze peynir - en beyazından...
ceviz - bol baharatlı acılı ezmenin içinde....
pilaki - tabiki barbunya...
ekmek - en esmerinden çıtırından...

veee

tabii ki Rakı!,
demek isterdim ama maalesef sabah sınavım var...sadece ayran...

size afiyet olsun, güzel insan.

14 Kasım 2008 Cuma

ıssız adam

sinemaya romantik film izlemeye gidilmez bence, koca ekranın hakkını verip dolu dolu aksiyon yada görsellik şöleni misali filmler için gidilir. Ama bugün ıssız adama isteyerek gittim,ayaklarım puflarda en önden izledim sahnenin içinden. sinemadan anlamam, metraj bilmem, devamlılık hataları bulmam, ışığın ters geldiğini farketmem.. sadece yaşarım filmi beğenirsem ya da izler geçerim...şu anda hala yaşıyorum bu filmi üstümdeki diğer herşey manasız...

11 Kasım 2008 Salı

şikayetçiyim hakim bey


Turkcell'in Balçova Kipa'da bulunan şubesi kadar rezil, işlevsiz, hata yapan ve hiç bir sistemi, post cihazı, bilgisayarı çalışmayan başka bir gsm şubesi daha görmedim. Ne kredi kartı ile ödeme yapabilirsiniz ne online hizmetlerden yararlanabilirsiniz. Gerçi yararlandığınızı düşündüğünüz online işlemler de hatalı yapılmıştır, olay gelen yüksek faturalarla bomba şoku yaratmıştır. Ölseniz bitseniz o şubeye gitmeyin, hatta böyle bir şubesini hala açık tuttuğu için Turkcell'i bile tercih etmeyin!

10 Kasım 2008 Pazartesi

pazar reçetesi

pazar günleri nasıl çekilir olur bilir misin
cumartesi gecesi partilersin sabah 4'de eve dönersin
elini yüzünü yıkayıp pijamaları giyip uyumak en az 5'i bulur
uyursun öğlene kadar sonra kalkarsın
uzun bi kahvaltı yapar o arada diziporttan yurdum dizisi izleyip memleketsel mizah özlemini giderirsin
sonra çamaşır neyim yıkarsın
akşamüstü çıkar bi dolaşırsın istersen gelip akşam yemeğini pişirir
bitmiş temiz çamaşırları ütüler kaldırır
haftanın ödevlerini hazırlar ve yatarsın işte böyle çekilir olur pazar günleri
yoksa erken kalkarak değil...